
Yazar: Cengiz Özbay
COVID-19 pandemisiyle birlikte küresel turizm sektörü derin bir krizle karşı karşıya kalmış, güvenlik algısı turistik tercihlerin belirleyici unsuru hâline gelmiştir. Bu süreçte Türkiye’nin uygulamaya koyduğu Güvenli Turizm Sertifikası Programı, hem sektöre yeniden hareketlilik kazandırmış hem de uluslararası alanda önemli bir güven inşası sağlamıştır. Program, turizm tesislerinden yeme-içme işletmelerine, ulaşım sektöründen kültür-sanat alanlarına kadar geniş bir yelpazede hijyen, sağlık ve güvenlik kriterlerinin standartlaştırılmasını hedeflemiştir.
Sertifikasyon süreci, bağımsız ve akredite denetim kuruluşları tarafından düzenli aralıklarla gerçekleştirilen denetimler üzerine kurgulanmış olup, bu yönüyle programın şeffaflık ve hesap verebilirlik niteliği güçlendirilmiştir. Standart kontrol listeleri, özellikle hijyen uygulamaları, personel eğitimi, risk yönetimi, sosyal mesafe düzenlemeleri, gıda güvenliği ve acil durum prosedürlerini kapsayarak işletmelerin kriz koşullarına uyum kapasitesini artırmıştır.
Güvenli Turizm Sertifikası'nın turizme katkısı üç ana başlık altında değerlendirilebilir. İlk olarak, güven algısının güçlendirilmesi, Türkiye’ye gelen turist sayısının kritik dönemde tamamen durmamasını sağlamış; özellikle 2020–2021 döneminde ülkenin bölgesel rakiplerine kıyasla daha hızlı toparlanmasına zemin hazırlamıştır. İkinci olarak, sertifika uygulaması işletmelerin kurumsal hijyen ve kalite yönetimi kültürünü geliştirerek sürdürülebilir bir hizmet standardının oluşmasına katkı sunmuştur. Üçüncü olarak ise program, turizm sektöründe denetim disiplinini kurumsallaştırarak daha profesyonel bir işletmecilik anlayışını teşvik etmiştir.
Sonuç olarak, Güvenli Turizm Sertifikası yalnızca pandemi döneminin geçici bir uygulaması olmaktan öte, Türk turizmine kalıcı bir kalite yaklaşımı kazandırmıştır. Program; uluslararası görünürlüğü artırmış, turist güvenini yeniden tesis etmiş, sektörün krizlere karşı dayanıklılığını yükseltmiş ve Türkiye’yi güvenli destinasyon algısıyla ön plana çıkarmıştır. Bu bağlamda sertifika, turizm sektörüne hem ekonomik hem de reputasyon açısından kayda değer katkı sağlayan stratejik bir girişim olarak değerlendirilebilir.