
Sürdürülebilir Turizmde Çevresel Boyut: Doğal Kaynakların Korunması ile Turizm Gelişimi Arasında Hassas Denge
Yazar: Cengiz ÖZBAY
Özet
Sürdürülebilir turizm, ekonomik büyüme hedefleri ile çevresel koruma gerekliliği arasında stratejik bir denge kurmayı amaçlayan bütüncül bir kalkınma modelidir. Bu bağlamda çevresel boyut, sürdürülebilir turizmin en kritik ve belirleyici bileşenlerinden biri olarak öne çıkmaktadır. Doğal kaynakların aşırı kullanımı, biyolojik çeşitlilik kaybı, karbon salımı ve habitat tahribatı gibi sorunlar, turizm faaliyetlerinin çevresel sürdürülebilirlik perspektifinde yeniden ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu makalede, sürdürülebilir turizmin çevresel boyutu; taşıma kapasitesi, ekosistem bütünlüğü, kaynak verimliliği ve iklim değişikliği bağlamında analiz edilmekte; uluslararası rehberlik mekanizmaları çerçevesinde daha dengeli ve ölçülebilir uygulama modelleri tartışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Sürdürülebilir turizm, çevresel sürdürülebilirlik, ekosistem, karbon ayak izi, doğal kaynak yönetimi
Giriş
Küresel turizm sektörü, dünya genelinde istihdam ve ekonomik büyüme açısından stratejik bir öneme sahip olmakla birlikte, çevresel etkileri açısından da en tartışmalı sektörlerden biridir. Kitle turizminin plansız genişlemesi, özellikle kıyı alanlarında, orman ekosistemlerinde ve hassas doğal bölgelerde geri dönüşü zor bozulmalara yol açmaktadır. Bu noktada sürdürülebilir turizm kavramı, yalnızca ekonomik sürekliliği değil, aynı zamanda doğal çevrenin korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılmasını da temel bir sorumluluk olarak tanımlamaktadır.
Çevresel boyut, sürdürülebilir turizmin normatif çerçevesini belirleyen asli unsurlardan biridir. Bu boyut, doğal kaynakların korunması, atık yönetimi, enerji verimliliği, su kullanımı, biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesi ve iklim değişikliğiyle mücadele gibi başlıklarda somut uygulamaları zorunlu kılmaktadır. Ancak sorun yalnızca çevresel tahribatın varlığı değil; bu tahribatın çoğu zaman "kalkınma" söylemi altında meşrulaştırılmasıdır.
Sürdürülebilir Turizmde Çevresel Boyutun Temel Dinamikleri
Turizm faaliyetlerinin çevresel etkileri, çoğunlukla doğal kaynakların yoğun ve denetimsiz kullanımından kaynaklanmaktadır. Su tüketimi, enerji harcaması ve arazi kullanımı, özellikle turistik bölgelerde yerel ekosistem üzerinde ciddi baskılar oluşturmaktadır. Taşıma kapasitesi kavramı, bir destinasyonun ekolojik dengeyi bozmadan kabul edebileceği maksimum ziyaretçi sayısını ifade ederken, bu sınırın aşılması geri döndürülemez çevresel bozulmalara neden olmaktadır.
Bu bağlamda destinasyon yönetiminde çevresel etki değerlendirmeleri, mekânsal planlama ve koruma-kullanma dengesi öncelikli stratejiler olarak kabul edilmektedir.
Turizm sektörü, ulaştırma faaliyetleri ve konaklama tesislerinin enerji tüketimi nedeniyle küresel sera gazı emisyonlarının önemli bir bölümünden sorumludur. Özellikle hava yolu taşımacılığı, karbon ayak izinin artmasında belirleyici rol oynamaktadır. Bu nedenle sürdürülebilir turizm yaklaşımı, düşük karbonlu ulaşım sistemlerini, yenilenebilir enerji kullanımını ve karbon dengeleme politikalarını teşvik etmektedir.
Çevresel sürdürülebilirlik, yalnızca tüketimin azaltılması değil; aynı zamanda "iklim dostu destinasyon" anlayışının kurumsallaştırılması ile mümkündür.
Turizm yatırımları çoğu zaman doğal yaşam alanlarını doğrudan tehdit etmektedir. Kıyı yapılaşması, dağ turizmi ve doğa sporları gibi faaliyetler, flora ve fauna üzerinde ciddi baskı oluşturmaktadır. Sürdürülebilir turizm çerçevesinde, biyolojik çeşitliliğin korunması yalnızca etik bir sorumluluk değil, aynı zamanda uzun vadeli turizm devamlılığının da temel şartıdır.
Bu noktada uluslararası rehberler ve sürdürülebilirlik kriterleri, destinasyonların çevresel performansını ölçülebilir hale getirmekte ve yönetişim kapasitesini güçlendirmektedir.
Uluslararası Rehberlik ve GSTC’nin Konumu
Sürdürülebilir turizmin çevresel boyutuna ilişkin uluslararası düzeyde çeşitli ilke ve standartlar geliştirilmiştir. Bu çerçevede Küresel Sürdürülebilir Turizm Konseyi (Global Sustainable Tourism Council – GSTC), destinasyonlar ve turizm işletmeleri için çevresel, sosyal ve ekonomik sürdürülebilirliği kapsayan kapsamlı kriterler sunmaktadır.
GSTC kriterleri; enerji yönetimi, su tasarrufu, atık azaltımı, karbon emisyonlarının izlenmesi ve biyolojik çeşitliliğin korunması gibi temel çevresel başlıklarda yönlendirici bir çerçeve oluşturmaktadır. Bununla birlikte GSTC, yalnızca denetleyici bir yapı değil; aynı zamanda sürdürülebilirlik kültürünü teşvik eden referans bir rehber niteliği taşımaktadır. Bu yönüyle sürdürülebilir turizm politikalarının normatif altyapısını güçlendiren önemli bir uluslararası mekanizma olarak değerlendirilmektedir.
Ancak sürdürülebilirliğin gerçek anlamda içselleştirilmesi, yalnızca küresel rehberlerin benimsenmesiyle değil; yerel bağlama uygun, katılımcı ve şeffaf uygulama modellerinin geliştirilmesiyle mümkündür.
Türkiye Bağlamında Çevresel Sürdürülebilirlik Tartışması
Türkiye, zengin doğal kaynakları ve biyolojik çeşitliliği ile önemli bir turizm potansiyeline sahip olmasına rağmen, sürdürülebilirlik politikalarının uygulama düzeyinde çeşitli yapısal sorunlarla karşı karşıyadır. Kıyı alanlarında yoğun yapılaşma, doğal sit alanlarında turizm baskısı ve çevresel etki değerlendirme süreçlerinin etkin işletilememesi, çevresel sürdürülebilirlik açısından ciddi riskler yaratmaktadır.
Bu noktada çevresel sürdürülebilirlik, artık "tercih" değil, yönetişim zorunluluğu olarak ele alınmalıdır. Turizm politikalarının kısa vadeli ekonomik kazanç odaklı değil, ekosistem temelli planlama anlayışıyla şekillendirilmesi gerekmektedir.
Sonuç
Sürdürülebilir turizmde çevresel boyut, yalnızca doğal çevrenin korunması değil; aynı zamanda turizmin geleceğinin güvence altına alınması anlamına gelmektedir. Ekosistemlerin yok sayıldığı bir turizm modeli, uzun vadede kendi varlık zeminini tüketmektedir. Bu nedenle çevresel sürdürülebilirlik, turizm sektöründe etik bir yükümlülükten öte, stratejik bir zorunluluk olarak ele alınmalıdır.
Uluslararası rehberlerin sunduğu çerçeveler, sürdürülebilirlik anlayışını sistematik hale getirse de asıl dönüşüm, yerel aktörlerin bilinç düzeyi ve uygulama iradesiyle gerçekleşecektir. Bu bağlamda sürdürülebilir turizm, yalnızca bir politika değil; doğa ile yeniden kurulan bir etik ilişki biçimi olarak değerlendirilmelidir.
Kaynakça
of Sustainable Tourism: A Delicate Balance Between Natural Resource Conservation and Tourism DevelopmentAuthor: Cengiz Özbay
Sustainable tourism is a holistic development model that seeks to establish a strategic balance between economic growth and the necessity of environmental protection. Within this context, the environmental dimension stands out as one of the most critical and defining components of sustainable tourism. Issues such as excessive use of natural resources, biodiversity loss, carbon emissions and habitat degradation necessitate a reassessment of tourism activities from an environmental sustainability perspective. This article analyses the environmental dimension of sustainable tourism in relation to carrying capacity, ecosystem integrity, resource efficiency and climate change, while discussing more balanced and measurable implementation models within the framework of international guidance mechanisms.
Keywords: Sustainable tourism, environmental sustainability, ecosystem, carbon footprint, natural resource management
The global tourism sector holds strategic significance for employment and economic growth worldwide, yet it is also one of the most debated industries in terms of environmental impact. The unplanned expansion of mass tourism has led to severe and often irreversible degradation in coastal zones, forest ecosystems and other sensitive natural areas. At this point, the concept of sustainable tourism defines not only the continuity of economic activity but also the preservation of the natural environment and its transfer to future generations as a core responsibility.
The environmental dimension constitutes a fundamental component shaping the normative framework of sustainable tourism. This dimension necessitates concrete applications in areas such as natural resource conservation, waste management, energy efficiency, water usage, biodiversity preservation and climate change mitigation. However, the central issue is not merely the existence of environmental degradation, but the fact that such degradation is frequently legitimised under the rhetoric of “development”.
The environmental impacts of tourism mostly stem from the intensive and uncontrolled use of natural resources. Water consumption, energy use and land occupation create significant pressures on local ecosystems, particularly in regions with high tourist activity. The concept of carrying capacity refers to the maximum number of visitors a destination can accommodate without disrupting its ecological balance. Exceeding this limit results in irreversible environmental damage.
In this context, environmental impact assessments, spatial planning and a balanced conservation–utilisation approach are regarded as priority strategies in destination management.
The tourism industry is responsible for a substantial share of global greenhouse gas emissions due to transportation activities and the energy consumption of accommodation facilities. Air transport, in particular, plays a decisive role in the rise of carbon footprints. Therefore, the sustainable tourism approach encourages low-carbon transport systems, the use of renewable energy and carbon-offsetting policies.
Environmental sustainability depends not only on reducing consumption but also on institutionalising the concept of “climate-friendly destinations”.
Tourism investments often pose direct threats to natural habitats. Coastal construction, mountain tourism and outdoor recreational activities exert considerable pressure on flora and fauna. Within sustainable tourism, biodiversity protection is not only an ethical responsibility but also a prerequisite for the long-term continuity of tourism itself.
International guidelines and sustainability criteria help make the environmental performance of destinations measurable and strengthen governance capacities.
Various principles and standards have been developed at global level concerning the environmental dimension of sustainable tourism. The Global Sustainable Tourism Council (GSTC) provides comprehensive criteria covering environmental, social and economic sustainability for destinations and tourism enterprises.
GSTC criteria offer a guiding framework for key environmental areas such as energy management, water conservation, waste reduction, carbon emission monitoring and biodiversity protection. Beyond its regulatory role, GSTC functions as a reference mechanism that promotes a culture of sustainability. In this regard, it is an important global structure that strengthens the normative basis of sustainable tourism policies.
However, the genuine internalisation of sustainability requires the development of locally relevant, participatory and transparent implementation models, not merely the adoption of global guidelines.
Türkiye possesses significant tourism potential thanks to its rich natural resources and biodiversity, yet faces structural challenges in the implementation of sustainability policies. Intensive coastal development, tourism pressure on natural conservation sites and inadequate operation of environmental impact assessment processes pose serious risks to environmental sustainability.
Therefore, environmental sustainability must be approached not as a “choice” but as a governance obligation. Tourism policies should be shaped not by short-term economic gains but by ecosystem-based planning.
The environmental dimension of sustainable tourism entails not only the protection of the natural environment but also safeguarding the future of tourism itself. A tourism model that disregards ecosystems will ultimately exhaust its own foundations. Thus, environmental sustainability must be regarded not merely as an ethical responsibility but as a strategic imperative for the sector.
Although international frameworks help systematise sustainability, real transformation will emerge from local actors’ awareness and commitment to implementation. In this sense, sustainable tourism should be viewed not only as a policy but also as a renewed ethical relationship with nature.
• Global Sustainable Tourism Council (GSTC). (2023). GSTC Criteria for Destinations and Industry.
• UNWTO. (2022). Sustainable Tourism and Environmental Protection Strategies.
• Butler, R. (1999). Sustainable tourism: A state of the art review. Tourism Geographies, 1(1), 7–25.
• Gössling, S. (2018). Tourism, information technologies and climate change: Impacts and mitigation. Journal of Sustainable Tourism, 26(6), 1023–1045.
• Tosun, C. (2001). Challenges of sustainable tourism development in the developing world: The case of Turkey. Tourism Management, 22(3), 289–303.